top of page

 

  

  KISSALAR

 

 “Kıssa” ne demektir?       

 

   Kur’an-ı Kerim bizim kutsal kitabımızdır. O, Rabb’imizin (c.c.) bize hitabıdır. Kullarını çok seven ve onların doğru yol üzere olmasını isteyen Allah (c.c.);
emirlerini, yasaklarını, mesajlarını, bildirmek istediği haberleri Kur’an’da açıklamıştır.

   Cenab-ı Allah (c.c.), yüce kitabında mesajlarını bazen açık ve net bir şekilde, doğrudan iletmiştir bazen de dolaylı olarak, kıssalar yoluyla bizlere mesaj vermiştir. Sözlükte hikâye, hikâye etme, anlatma, haber verme anlamlarına gelen kıssa, dinî bir kavram olarak Kur’an-ı Kerim’de anlatılan geçmişte yaşamış peygamberler ve milletlerle ilgili ibretli ve tarihî olaylara denir. Kur’an’da, başka konularla birlikte geçmiş toplulukların kıssalarının da anlatıldığı, bir ayette şöyle açıklanır: “(Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur’an’ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.” Mü’min suresinde de Kur’an’da, peygamberlerden sadece bir bölümünün kıssasının anlatıldığı ifade edilir.

  Kur’an-ı Kerim’de yer alan kıssalarda bazı peygamberlerin hayatı, ilahi mesajları yaymaya yönelik çabaları, tebliğ sürecinde yaşadıkları sıkıntılar, karşılaştıkları engeller, Allah’a (c.c.) olan bağlılıkları, her zaman doğruyu tercih etmeleri vb. anlatılır.

  Kur’an’da, peygamberler yanında Ashab-ı Kehf gibi bazı grupların inançları uğrunda çektikleri sıkıntılara da değinilir. Bunun yanı sıra peygamberlerle alay eden, onların bildirdiği yoldan gitmemekte direnen Ad, Semud gibi kavimlerin, günah ve inkârda ısrar eden toplulukların Allah (c.c.) tarafından nasıl helak edildiği açıklanır.


“Andolsun ki onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur’an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.”

                                                                                                                                                                   (Yusuf suresi, 111. ayet.)

 

“Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.”                                                                          (Hûd suresi, 120. ayet.)

KURANDAKI PEYGAMBERLERİN KISSALARI
 

 

Kur'an Kıssalarına eğildikçe,insanın yaşayabileceği bütün sıkıntıları Nebi ve Rasüllerin yaşadığını gördü.Onlar bütün belalara rağmen ilahi huzuru yakalamışlardı.

Kur'an'a bir de bu gözle bakmalıydı. Kıssalara göz gezdirdi,çekilen eziyetlere işaretler koydu:


Yusuf (a.s.)
Kardeşlerinin hasedi sonucu kuyuya atılmış,
esir pazarlarinda satılmış,iftiraya ugramış,hapıslerde yıllanmış,babasına-kardeşine hasret kalmış ama yılmamıştı.

Ümidin,tevekkülün ödülü olarak Mısır'a sultan oldu.
'Derdim çok' diyen hangi insan Yusuf (a.s.) kadar belâ çekmiş olabilirdi...?

Yakup (a.s)
40 sene evlat hasretiyle kavrulmuş,ağlamaktan kör olmuş,ümit kesmeden Rabbine yönelmiş,hem gözleri açılmış,hem de evladına kavuşmuştu.

İsa (a.s.)
En yakın talebelerinden biri tarafindan arkadan vuruluyor,ihanete uğruyordu.

Zekeriyya (a.s.)
Kavmi tarafindan öldürülmek üzere kovalanmış,bir ağaç kovuguna sığınmış ama testere ile biçilmekten kurtulamamıştı.Testere ile bedeni biçilen Zekeriyya'dan çikan tek ses:
'Huuuu,Huuuu,Huuuu' idi.

Nuh (a.s.)'a öz oğlu bile iman etmemişti...!!!

Lut (a.s.)
Tebliğinde yalnız kalırken,fitne grupları ile işbirliği yapan; ayni yatağı paylaştığı karısıydı...!!!

Meryem'in (a.s.)Tertemiz bir genç kızken iffetine dil uzatılıyordu.İftira ve hakarete uĞrayan Meryem,
sırlı bir Rasüle anne;gelecek nesillere örnek-mucize bir hanım oluyordu. Kadından Rasül-Nebi yoktu ama Allah (c.c.) Meryem'e Cebrail'ini yolluyor,vahiy Meryem'den doğuyordu...!

Eyyub (a.s.)
Deve- koyun sürüleri sahibi iken ağır bir illetle yatağa düşüyor tüm servetini yitiriyordu.
Etrafında kimse kalmamış,dışlanmış,insanlar iniltilerinden rahatsiz olmamak için Onu karısı ile bir tepe üzerinde yalnız konaklamaya mecbur etmisti.Sabrının ödülü olarak şifa bulan,
70'inden sonra delikanlı gibi ayagğ kalkan da yine Eyyub'tu…

Musa (a.s.)
Kavmi ile birlikte uzun bir sürgün yaşamıştı.Mutluluklari için çırpındığı kavmi mucizeye şahit oldugu halde iman etmiyor,en zor anlarda Musa'yı (a.s.) yalnız bırakıyordu.


Kainatin Efendisi Hz.Muhammed( s.a.v):
Doğmadan önce babadan yetim,
altı yaşında, hem de bir yolculukta anneden öksüz kalmış 8 yaşında dedesini kaybetmiş, tebliğinin ilk yillarında karısı ve amcasının ölümleriyle sarsılmıştı.

Kendi kavmince hakaret-aşağılama- ambargo-dışlanma-taciz edilme vb sıkıntıları çekmekle kalmayıp memleketinden ayrılmak durumunda kalan da O (s.a.v.) idi.

Ömrü savaşlarla geçmiş,buğday bir yana arpa ekmeğine karni doymamişti.
'Ahh Mekke' dediği çok olurdu. Rasül (s.a.v.) gurbette yasamış,gurbete defnedilmişti.

 

bottom of page